Ülke, bölge ve toplum olarak uzunca bir süreden beri alışık olduğumuz üzere yine, çok çalkantılı ve çok hareketli günlerden geçiyor ve çok yoğun bir gündemle yaşamaya devam ediyoruz. Ekonomik sorunlar, gündemin birinci maddesindeki hiç değişmeyen yerini aynı şekilde muhafaza ediyor. Enflasyon canavarı bir türlü dizginlenemiyor ve piyasaların ateşi ise bir türlü düşürülemiyor. Dar gelirli ve yoksul geniş halk kesimleri, bugüne kadar misli görülmemiş büyük bir pahalılık karşısında canhıraş bir yaşam mücadelesi veriyorlar. Emekliler ise, büyük bir çaresizlik içerisinde, deyim yerindeyse, neredeyse bir ölüm kalım savaşını sürdürüyorlar. Ve adeta yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Ekonomik alanda tünelin ucundaki ışık bir türlü görünmüyor. İktidar sahipleri tarafından bu konuda verilen vaatler ve yeşertilen umutlar ise hiçbir yaraya tuz biber ve hiçbir derde derman olmuyor. Bu sorun ve zorluklar yetmezmiş gibi geçtiğimiz hafta Erzincan’ın İliç ilçesindeki bir altın madeninde büyük bir toprak kayması meydana geldi. Söz konusu bu kayma aynı zamanda; siyanürlü atıkların ve suların çevreye yayılması ve bu zehirli atıkların Fırat nehrinin sularına karışması tehlikesi nedeniyle bazı uzmanların deyimiyle adeta büyük bir çevre felaketine dönüştü. Bu satırların yazıldığı sırada felaketin üzerinden dokuz gün geçmişti ve toprak altında kalan dokuz emekçinin cesetlerine henüz ulaşılamamıştı. Üstüne üstlük, arama kurtarma faaliyetleri ise durdurulmak zorunda kalınmıştı. Bu genel sorun ve zorlukların yanında siyasal alanda da yine sosyal alanda yaşadıklarımıza benzer şekilde çok çalkantılı ve fırtınalı bir dönemden geçiyoruz. 31 Mart yerel seçimleri için daha önce YSK tarafından açıklanan seçim takvimi işlemeye devem ediyor. Siyasal partiler, bu takvim gereğince vermek zorunda oldukları ve çok sancılı geçen süreçler sonuncunda hazırlayabildikleri aday listelerini 20 Şubat günü il ve ilçe seçim kurullarına teslim ettiler. Böylece 31 Mart’a giden süreçteki çok önemli ve çok zorlu bir süreç daha dönülmüş oldu. Şimdi artık, siyasal partilerin propaganda dönemi başladı. Tabii siyasal propaganda, bir siyasal ikna sürecidir. Yani, siyasi tutum ve kanaatleri oluşmuş olan bir seçmeni bu tutum ve kanaatinden vazgeçirerek bizim istediğimiz siyasi düşünceye inanmasını ve bizim istediğimiz siyasi partiye ve adaya oy vermesini sağlamaktır. Bu tutum değişikliğini sağlamak ise görüldüğünden ve sanıldığından çok daha zor bir eylem ve uğraşıdır. Günümüzde siyasal propaganda yöntem ve teknikleri çok gelişmiştir. Seçmenlerdeki siyasi tutum değişikliğini sağlamak için siyasal reklam ve pazarlama, imaj maker’lık ve algı yönetimi gibi disiplinler geliştirilmiştir. Siyasetçilerin bu yöntem ve teknikleri ve disiplinleri bilinçli bir şekilde ve yerli yerinde kullanmaları seçim başarısında önemli roller oynamaktadır. Bu nedenle, Türkiye koşullarında siyaset yapmak ve siyasette başarılı olmak isteyen siyasetçilerin her şeyden önce içinde yaşadıkları toplumun sosyolojisini, ikna edici propaganda yöntem ve tekniklerini ve en önemlisi de seçmen davranışlarını en azından genel ve temel olarak bilmeleri gerekmektedir. Günümüzde seçim sonuçlarını belirleyen asıl kitle, bir siyasi partiye ya da adaya angaje olmuş, adeta o siyasi partinin militanı haline gelmiş, fanatikleşmiş ve adeta kemikleşmiş oy tabanı değildir. Seçim sonuçlarını asıl belirleyen kitle; yüzer-gezer oylar dediğimiz; ülkeden ülkeye ve zamandan zamana değişmekle birlikte siyaset bilimcilerin genel olarak %15 ile %35 arasında bir oran vererek açıklamaya çalıştıkları, seçimden seçime oylarını değiştirebilen ve oy akışkanlığı olan apolitik seçmendir. Ortama ve sade yurttaşlar ve sessiz halk topluluklarıdır. İşte siyasal partiler ve özellikle de adaylar bir şekilde bu kitlenin desteğini kazanmanın bir yolunu bulmalıdırlar. Saydığımız bütün bu değişkenler seçim sonuçlarını belirlemede önemli rol oynamaktadır. Siyaset bilimciler, oy verme davranışlarına bakarak seçmenleri çeşitli biçimlerde sınıflandırmaktadırlar. Buna göre seçmenler, mekanik seçmen, samimi seçmen, duygusal seçmen, yanlış mevzilenmiş seçmen gibi türlere ayrılmıştır. (Devam edecek)