Böyle demişti doktorum
Bir arkadaş sohbetinde de geçmişti; Hastalıkları dile getirdiğimizde aynı yaşta olduğumuz meslektaşımız “Ondandır hocam” demişti de bizde jeton biraz geç düşmüştü.
Diz sıkıntısı nedeniyle gitmiştim doktora, muayene, karşılıklı sorular ve yanıtlar derken babacan doktor “Ama yaşlanıyoruz Saadet Hanım…” demişti.
**
Ya, bu aralar sık görülen bir rahatsızlık ya da benim dikkatimi çektiği için böyle düşünüyorum.
Hani bir söz vardır; Gençler BİLEBİLSE yaşlılar YAPABİLSE” diye
Ya da “BEYİN DİLİ ile BEDEN DİLİ çatışıyor,” gibi.
Bilgi-Birikim çok.
Beyin “Yapmalıyım,” diyor ama beden, “Dur bakalım…” diye engel koyuyor.
Gelişmeler-değişimler-ilerlemeler insan yaşamında da değişimler yarattı.
17-8 yaşlarında öğretmen ya da memur oluyorduk, yirmi yıl sonra da emekli…
Kırk yaşına gelindiğinde artık “Yaşlı” olmaya başlıyorduk…
Şimdilerde otuz yaş, öğrenim süresinin ortalama tamamlanması olmakta
Evlilik yaşı da otuzdan sonra
Çocuk sahibi olmak kırklarda
Teknolojideki ve iletişim dünyasındaki değişimler ve gelişmeler elbette aileden başlamak üzere ilişkileri de etkilemekte
“Bizim zamanımızda” yerine “Bir zamanlar” mı desek acaba?
O, bir zamanlardaki “İnsanî” iletişimlerin yerini şimdi yediden yetmişe hepimizin ayrılmaz parçası haline gelen teknolojik araçlar aldı…
Nereye mi varmak istiyorum?
Çalışma yaşamımızda, beynimizde ve bedenimizde ilk ve öncelikli olan mesleğimizdi hepimiz için
“Emekli olduğumuzda, dilediğimizce dinlensek, gezsek, eğlensek…” diyorduk da emekli olduktan sonra ellerimizde tahlil sonuçları, filmler, reçeteler hastaneler ve doktorlar arasında dolaşmaya başladık…
Yok, “Ah-Vah” etmiyorum, etmek için yol da aramıyorum, insan; duygu yüklüdür ya, ben de o yükleyim şimdi sanırım…
Nefes almanın bir mucize olduğunu söyleyen Can Yücel’di değil mi?
Bu mucizenin kıymetini bilmeye çalışalım…
Duygu yükü “Yaş alınca” da çoğalıyor değil mi?
**
Rusya’nın geçmişteki ABD Büyükelçisi “Biz Ukrayna’yı NATO konusunda kandırdık…” demiş.
Zelenski’nin kanmaması için yaş alması mı gerekiyor acaba diye düşündüm…
Sevgili gençler sakın üzerinize almayın, hele de Mustafa Kemal’in Askerlerisiniz ya… Hoş, “Gençliğe Sesleniş’i içinize sindirdiğiniz, içselleştirdiğiniz ve özümsediğiniz için bu uyarıyı bile yapmama gerek yoktu…
Sevinç, hüzün, heyecan, mutluluk…
Yaş alıyoruz da…