Nedim İnce

Nedim İnce

       

CUMHURİYET YÜZ YAŞINDA


Anadolu ve Trakya, tarih boyunca birçok devletin kurulup yıkıldığı, birçok devlet tarafından istila edildiği, birçok göçe tanıklık ettiği dünya coğrafyasında ve uygarlık tarihinde önemli yeri olan bir bölgedir.

Anadolu’ya yerleşimin kazılar ilerledikçe çok daha eski tarihlerde olduğunu görüyoruz. Anadolu’ya yerleşenlerin devlet olarak örgütlenmesi görece olarak daha yakın tarihlerdedir.

Bu toprakların en eski ve en uzun yaşayan devleti Hititlerdir. Hitit Devleti varlığını yaklaşık 1500 sene sürdürmüştür. Roma İmparatorluğunun bölünmesiyle oluşan Bizans, Doğu Roma İmparatorluğu ise Hititlerden sonra en uzun süre yaşayan devlettir. Fatih İstanbul’u alıp Bizans’ı ortadan kaldırdığında yaklaşık 1200 senelik bir devlete son vermiş oluyordu.

Bunun yanı sıra ömürleri birkaç yüzyıl ile sınırlı birçok küçük krallığa ev sahipliği yapmış Anadolu. Kent devletçiklerini de bağrına basmış.

Persler işgal etmiş, birkaç yüz yıl sonra geri çekilmiş. Büyük İskender işgal etmiş, ölümünün arkasından krallıklar bırakmış.

Anadolu Selçuklularınım ömrü iki yüz yılı biraz aşmış, parçalanıp yerini birkaç yüz yıllık ömürleri olan Anadolu Türk Beyliklerine bırakmış.

Bu beyliklerden olan Osmanlı Beyliği, önce Anadolu Türk Beyliklerini kendine katmış. Anadolu’da yer alan diğer krallıklara da son vermiş ve İstanbul’a sıkıştırdığı Bizans’ı da İstanbul’u alarak tarihten silmiş.

Osmanlı topraklarını genişleterek tarih sahnesinde 623 yıl yer almış. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması sonucunda Sevr Antlaşması’yla minik bir devlet haline gelmiş.

Osmanlının çağa uyma çabalarının sonucunda yetişen genç subaylar ve aydınlar halkla birlikte Mustafa Kemal’in liderliğinde yurdun işgaline karşı başlattıkları direniş, Kurtuluş Savaşı’yla zaferle sonuçlanıp yurt kurtarılmış, Serv Antlaşması tarihin çöplüğüne atılarak, fiilen sona ermiş Osmanlı Devleti resmen sonlandırılmıştır.

Bu yedi düvele karşı verilen amansız ve tarifsiz mücadele sonucunda Osmanlı’nın küllerinden Anadolu ve Trakya’da yepyeni bir devlet doğar. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, mücadelenin merkezi Ankara’yı başkent yaparak, çağdaş, özgür, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarlar.

Tarih 29 Ekim 1923

Egemenlik padişahtan alınır, kayıtsız şartsız milletin olur.

Kul yurttaş olur, yasalar karşısında eşit olan. Yasalar karşısında kadın erkek ayrımı kalkar, kadın kendi kimliğine kavuşur, erkekle eşit olur.

Çağdaş uygarlık yolunda sonsuza gidecek ilk adım atılır.

Devletler tarihine baktığımızda 100 yaşına basan Türkiye Cumhuriyet’i çok genç bir devlettir. Küllerinden doğduğu Osmanlı’nın hala izlerini taşır. Uygarlaşma yolundan sapmalar olur, kuruluş felsefesini gölgeleyen şeyler de…

100. yıl kutlamalarında gördük ki, Cumhuriyet halk tarafından içselleştirilmiş. Onu geliştirmek, iyiye, güzele doğru götürmek için güçlü bir irade oluşmuş.

Siyasi iktidarın utangaç kutlamaları, Mustafa Kemal Atatürk’ü görmezden gelen tutumları karşısında halk daha güçlü, daha kararlı, daha coşkulu kutladı Cumhuriyet’in yüzüncü yılını.

Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş uygarlık yolundaki yürüyüşünün sonsuzluğa olduğu inancı pekişerek daha da güçlendi.

Yaşasın Cumhuriyet!