Yalçın Özçelik

Yalçın Özçelik

       

Nepotizm, Akrabacılık, Adam Kayırmacılık



Kayırmacılığın bir alt başlığı olan nepotizm, 'akraba kayırmacılığı' olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde birçok alanda olduğu gibi iş hayatında da yaygın olarak görülen kayırmacılık, genel olarak belirli bir kişi veya grup lehine haksız menfaat sağlama olarak tanımlanabilir. Akraba kayırmacılığı anlamına gelen nepotizmde yapılan istihdamlarda, terfilerde ve ödüllendirmelerde aile üyelerinin ve akrabalarının ayrıcalıklı muamele görmesi söz konusudur. Kayırmacı tutumların neticesinde ortaya çıkan yozlaşmalar; kamu ve özel sektör kaynaklarının akraba ve dostların özeli için kullanılması, siyasilerin yeniden seçilebilmesi için taraftarlarına ayrıcalık yapması gibi her türlü maddi ve manevi yapılan gayri ahlaki menfaatler olarak açıklanabilir.
Şöyle bir etrafınıza bakın. Erişmek istediği konuma -mesleki her dalı düşünebiliriz- ulaşabilmek için salt bu konumun gerektirdiği bilgi veya becerilere sahip olabilmeyi önceleyen kaç tanıdığınız var? Bu soruyu kendinize sorup samimi bir şekilde cevaplayın.
Son yıllarda hemen her şehirde üniversite açılmasıyla birlikte, her yıl binlerce diplomalı işsiz halini alan/alacak mezunlar veriyoruz. Hepinizin etrafında vardır. Herhangi bir yerde iş başvurusu yaparken tanıdık, referans ve torpil gibi kelimeleri de sıkça duyarsınız. Hatta duymadığınız an yoktur. Çoğu zaman bu tanıdıklar, torpiller de yeterli olmaz. Çünkü herkes bu durumun farkında ve aynı şekilde bir referans ile aynı konum için uğraşıyordur. Kendini geliştirmiş, yeterli donanıma fazlasıyla sahip insanlar bile her alanda bir bağlantıya ihtiyaç duyuyorlar. Aksi çok nadirdir, hatta neredeyse yok denecek kadar azdır desek yanlış olmaz. Hak ettiği yere hak ettiği şekilde, herhangi bir aracı ve bağlantı olmaksızın ulaşabilen kişi bulmak ise neredeyse imkansız gibidir. İşin kötü yanı; bu durum utanılacak bir şey olmaktan da çıkmıştır. Ülkenin en ücra köşesinde bile bilinen bir gerçektir artık bu. "Eskiden torpil yok muydu?" diyebilirsiniz. Evet vardı, fakat bu denli bütün alanların, kurumların iliklerine kadar işlememişti. İnsanlar bu durumdan bahsederken utanılacak bir şey olduğunun farkındalardı. Şimdi ise övünülerek anlatılır hale geldi bu durum. "Şu mevkide şu kişiyi tanıyorum", "işimin hallolması için şu bağlantımı kullandım" gibi cümleler bir güç göstergesi haline gelmiş durumda.
Her kurumun ve kuruluşun siyaset ile iç içe girdiğini ve liyakatin önemini tamamen yitirdiğini söyleyebiliriz. Ülkelerin çürüme sebebidir bu ve bunu bizzat yaşayarak öğreniyoruz. Her ne kadar etrafımız bakar-körlerle dolu olsa da aklı başında insanlar dibe battığımızın farkında. Atama rektörlerden tutun, alakasız kişilerin ülkenin en büyük kurumlarının başına getirilmesine kadar; devletin işleyişinin zirvesinde bile adam kayırma ve nepotizmi görüyoruz. Balık baştan kokar misali en tepeden yayılıyor bizdeki çürüme. Konuşmayı bilmeyen liderler, vasıfsız bakanlar, cahil milletvekilleri, TV kanallarında gördüğümüz çığırtkanlar ve daha niceleri... Her an gördüğümüz, duyduğumuz, karşımıza çıkan bu işleyiş; herkes tarafından normalleştirilmiş durumda. Okuyan insan için bile ailesi, tanıdıkları şöyle diyebiliyor; "okuyup da ne olacak, torpili yoksa iş bulamaz". İşte bu ne kadar tehlikeli bir durumda olduğumuzun ve dibe battığımızın kanıtıdır. Ülkelerin içten yıkılması bu şekilde gerçekleşir. Adaletin olmadığı veya formalite icabı olduğu böyle ülkelerde, güçlünün her işinin hallolduğu ama haklının güçsüzse umursanmadığı bir vaziyet ortaya çıkar. Rüşvet her alana yayılır, liyakatsizlik beraberinde donanımlı insanların ülkeyi terketmesine ya da hak etmediği yerlerde bulunmalarına neden olur. 
Sonuç olarak; ülkedeki en küçük yapıdan en tepeye kadar her alana yayılan bu yozlaşma içinde, her geçen gün umudumuz biraz daha eksilerek yaşamaya devam ediyoruz. Tabii buna yaşamak denirse! O yüzden ey okuyucu; hala bir yerden torpil, kayırma bekliyorsan sen de biraz kokuşmuşsun, bunu unutma!