Saadet Pesen

Saadet Pesen

       

Yasak


 “Yapma!” dediğinizde ya da dendiğinde ilgi çeken bir durumla karşılaşırsınız ya da karşılaşırız genellikle. Çünkü hem olumsuz komut ve hem de talep gelince yanıtı da genellikle olumsuz olur. Sonra da yakınırız ya da yakınırsınız ve “Yasaklardan arzular doğar,” deriz ya da dersiniz…

 Bir zamanlar “Sap gibi durmaktan,” şikâyet edildi.

Sonra MİLLİ BAYRAMLARIN masraflı olduğu veliler tarafından (!) şikâyet konusu oldu.

Daha sonra Milli Bayram günlerinde yönetenler ne hikmetse hasta olup hastanelere yatış yaptılar.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, dünyanın örnek aldığı, dahi Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluk evi Anıtkabir yakılmak-yıkılmak istendi.

Olmadı, Kurucu önderimizin adı, tarih kitaplarından silindi.

Türk tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumları saldırıya uğradı.

Peki sonra ne ya da neler oldu?

Türk Milleti koparılamadığı tarihine daha sıkı sarıldı.

FETÖ’nün  terör örgütü olduğu kabul edildi. İç cephede birlik sağlanmaya çalışıldı. Türk Silahlı kuvvetleri kendisini toparladı. Milli Bayramlar topluca kutlanmaya başlandı.

10 Kasım günü seksen altı milyon olarak Atamızı andık. O’na söz verdik. O’nu sahiplendik.   Peki her şey yolunda mı gidiyor?

Yok!

İlkokullardaki ara tatil 10/Kasım itibariyle başlatıldı. Oysa on sekiz milyon öğrenci ve iki milyon öğretmenle olmak üzere fiili olarak yirmi milyonun merkezi ortak heyecanı ülke sınırları dışına taşacaktı…

Hâlâ korkuyorlar. Hâlâ titriyorlar. Oysa korkunun ecele faydası yok! Yine birlik halinde ve hep bir ağızdan atamıza sahip çıktık.

Tek bir kişi bile kalsak (İstiklal Marşımızın “Yurdumun üstünde tüten en son ocak” örneğinde olduğu gibi) Atamıza sahip çıkacağız ve kazanacağız!

Haa bir daha diyelim; Siz yasakladıkça sahiplenmemiz artarak büyüyecek!

Kaçınılmaz bir akıştır bu. Tarihsel akış ve zorunluluk…

Bundan sonra bir daha asla ve asla sinsi yasaklara başvurmayın… Yıkıyoruz. Yıkarız…

Zorunlulukların sizlere söylettiklerini önemseyin ve ders alın…

Diyeceksiniz ki, yasaklardan dolayı mıdır artan Atatürk sevgisi? Yok! Tam olarak öyle değil… Etkisi var ancak yüreklerdeki yeri hiçbir zaman hiçbir kimse tarafından oldurulamayacak, her zaman, her koşulda ve her durumda kurucu önderimiz olan Atatürk’ümüze sevgimiz ve saygımız artarak devam edecektir.

Cumhuriyet kültürüyle yetişen bizler, çocuklarımızı da Cumhuriyet kültürüyle yetiştirmeye çalıştık. Şimdi sıra torunlarımızın Cumhuriyet kültürünü özümsemelerine yardımcı olmaktır.

Bunu yapmaya birikimimiz var, cesaretimi var, aklımız var. Yaparız!